Kapadokya ve Nevşehir gezisi için gezilecek görülecek en iyi yerler hakkındaki yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
Türkiye’nin turistler tarafından en çok ziyaret edilen üçüncü yeri olan ve seyahat dergileri tarafından mutlaka görülmesi gereken yerler listesinde bulunan Kapadokya, gerçekten de yeryüzündeki en gerçek dışı yerlerden biri. 1980’lere kadar pek fazla bilinmeyen ve hakkında konuşulmayan Kapadokya, o dönemlerde daha çok gezginlerin uğradığı ve Avrupa’dan Asya’ya giden meşhur hippi yolu üzerinde konakladıkları bir yermiş. Ancak işler, internetin yaygınlaşması ile değişmiş ve bu da, bölgeye hak ettiği ilgiyi sonunda kazandırmış. Bu yazımızda, Kapadokya’yı bu kadar ünlü yapan ve burayı ziyaret etmenizi gerekli kılan beş nedeni yazdık.
Tamamıyla Gerçek Dışı Bir Arazi ve Manzara
Kapadokya, gerçekten de dünyadaki en sıra dışı ve ilginç oluşumlardan biri. Buradaki taş oluşumları, milyonlarca yıl önce artık aktif olmayan üç adet volkanın bölgeye lavlarını yayması ve bu lavların zaman içinde sertleşmesi ile meydana gelmiş. Tabi ki zaman içinde bu kayalar rüzgar tarafından aşındırılmış ve içlerinde peribacaları adı verilen uzun, derin ve garip kaya oluşumları meydana gelmiş. Bu oluşumları izlemek için en iyi noktalar ise Esentepe ve Güvercinler Vadisi. Yürüyüş yapmayı sevenlere ise Ihlara, Güvercinler ve Kızıl Vadilerini tavsiye ederiz.
Mağara Şeklinde Oteller
Binlerce yıl önce bölgenin yerlileri, volkanların arkada bıraktığı süngertaşlarını oyabildiklerini keşfetmişler ve buraları oyup, kendilerini kışın sıcak, yazın ise serin tutacak mağaralar yapmışlar. Bölgede turizmin gelişmesi ise buralar, dahiyane bir fikir ile otellere dönüştürülmüş. Bu mağaralarda, günümüz teknolojisinin getirdiği televizyon, uydu, internet ve sıcak su gibi rahatlıklarla kalabilirsiniz. Bu mağara oteller Göreme, Uçhisar, Ortahisar ve Ürgüp olmak üzere dört adet kasabada bulunmakta. Bunların ilki olan Göreme, otobüs terminali sayesinde turizmin merkezi konumunda ve sırt çantalı gezginlerin uğrak yeri. Uçhisar üst sınıf müşterilere hitap eden bir yerken Ortahisar, kırsal ve geleneksel havasını muhafaza etmekte. Ürgüp ise modern bir kasaba ve tur firmalarının müşterilerini getirdiği yer.
Mağara Kiliseler
Kapadokya, Hıristiyanlığın kabul edildiği ilk yerlerden biri. Bölgenin eski yerlileri, kayalar içine yalnızca evler değil, kiliseler de inşa etmişler. Bu kiliseleri görebileceğiniz en iyi yer ise Göreme Açık Hava Müzesi. Genellikle 11. ve 12. Yüzyıla ait olan bu kiliselerin dış mimarisi pek gösterişli değilken, tavanları süsleyen Hıristiyanlık ile ilgili motifler ve freskler oldukça etkileyici. Osmanlı döneminde güvercin barınakları olarak kullanılan bu kiliseler, bakımsızlıktan ve ilgisizlikten epey zarar görmüş olsa da restorasyon çalışmaları ile hayata döndürülmüş durumda.
Yeraltı Şehirleri
Kapadokya yalnızca yerüstü ile değil, yer altı ile de ziyaretçilerini büyülemekte. Yüzlerce yeraltı şehrinin keşfedildiği bölgede bu şehirlerin en ünlüsü, 20.000 civarı insana ev sahipliği yapmış olan Derinkuyu. Komple teorisyenlerine göre bu şehirler uzaylılar tarafından yapılmış olsa da, tarihçiler ve arkeologlar, bu geniş ve dolambaçlı tünel ve odalar ağının insan yapımı olduğunu doğrulamaktalar. Tapınak, okul, hayvanlar için yaşayacak yerler ve gıda depolarının bulunduğu bu yer altı şehirleri, 10. Yüzyıldaki Arap istilası gibi önemli savaş zamanlarında da insanları korumakta kullanılmış.
Balonla Geziler
Birçok seyahat dergisi, Kapadokya’daki sıcak hava balonu turlarının, türünün dünyadaki en iyilerinden olduğunu söylemekte. Gün doğumundan ve geleneksel Türk kahvaltısından hemen sonra havalanan yolcular, ünlü manzaraları, kasabaları ve vadileri tıpkı bir kuşun gözünden görür gibi görebilmekte. Paraya kıyabiliyorsanız kendi balonunuzu kiralayabildiğiniz gibi 6 ila 15 kişi ile birlikte binip daha ekonomik bir tur yapmak mümkün. Yükselir yükselmez şampanyalar patlatabileceğiniz balon turları, biraz tuzlu olsa da bölgeye mutlaka yapılması gereken aktivitelerin başında geliyor.
Umarız kapadokya en iyi yerler yazımız sizin için faydalı olmuştur, tatil planını yapmadan önce aşağıdaki paylaşımlarınızı da incelemenizi tavsiye ederiz:
İstanbul devasa bir şehir olduğundan ve içinde kaybolmak çok kolay olduğundan, şehri ilk kez ziyaret ediyorsanız bilinen rotanın dışına çıkmanızı pek tavsiye etmiyoruz. Aksi takdirde, Bizans ve Osmanlı döneminin meşhur yerlerini ve tarihi eserleri kaçırma riskiniz yüksek. Tabi ilk gelişiniz değilse ve vaktiniz varsa, tüm turistlerin gittikleri yerlerdense daha az bilinen cazibe noktalarına uğrayabilir ve hak ettiği değeri görmeyen bu yerleri görebilirsiniz. Turistler için Sultanahmet veya Beyoğlu dışındaki her yer aslında rota dışı kalsa da bu durum, ne kadar uzağa gitmek istediğinize bağlı.
Dolmabahçe Sarayı
İstanbul’a gelip de Dolmabahçe Sarayını ziyaret eden insan sayısı aslında epey az. Osmanlı ailesinin son evi ve aynı zamanda ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat ettiği yer olan, 1. Abdülmecid’in emri ile inşasına başlanan ve kendisinin de burada ikamet eden ilk padişah olduğu Dolmabahçe, bize göre kesinlikle ziyaret etmeye değer.
Fransız Sokağı (Cezayir Sokağı)
Türkçe’de Cezayir Sokağı olarak adlandırılan, yabancıların ise Fransız Sokağı dedikleri bu sokak, İstiklal Caddesinde Galatasaray Lisesinin arkasında. Genelde Türkler tarafından ziyaret edilen bu sokakta canlı müzik eşliğinde hoş yemekler yiyebilirsiniz.
Prens Adaları
Kısaca adalar olarak bilinen Prens Adaları, adını, Roma İmparatorluğu döneminde prenslerin, imparatorların ve imparatoriçelerin buraya sürgün edilip manastırlara hapsedilmesinden almış. Çoğunlukla Türkler tarafından ziyaret edilen Prens Adaları, nedense yabancılar tarafından pek rağbet görmüyor. Bu takımadaların en büyüğü ve en ünlüsü Büyükada. Adada araç trafiği yasak olduğundan tek ulaşım yolu at arabası. Adalarda, Osmanlı köşklerinin karışık mimarisine hayran kalacaksınız.
Anadolu Yakası
Avrupa yakasına göre daha az nüfus barındıran Anadolu yakası, yine de görülmeye değer birçok yere sahip. Görmeniz gereken en iyi yerlerin başında, Osmanlı sultanlarının yazlığı görevi gören Beylerbeyi Sarayı ve muhteşem Boğaz manzarası eşliğinde çay içebileceğiniz Çamlıca Tepesi gelmekte. Yine, Kadıköy’de de denize karşı balık ekmek yiyebilirsiniz.
İstanbul Musevi Müzesi
Osmanlı döneminde İstanbul’da yaşamış olan Museviler, oldukça ilginç bir geçmişe sahip. Musevilerin hayatları, kültürleri ve yaşayışları ile ilgili çok sayıda eserin, kitabın ve bilgilendirici serginin bulunduğu, Beyoğlu’ndaki 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, bize göre İstanbul’un fazla ziyaret edilmeyen ve görülmeye değer yerlerinden başka biri.
İstanbul’da Keşfedilmesi Gereken Yerler yazımıza yorumlarınızı yazmayı unutmayın…